Ud Yapımcısı Temel Şehit Görüşmesi - 1985


Toplam Okunma: 11151 | En Son Okunma: 25.04.2024 - 06:42
Kategori: Röportajlar, Yazarlarımız: A.Sarı

TEMEL ŞEHİT GÖRÜŞMESİ
Ud Yapımcısı
Tarih: 4 Mayıs 1985 Yer:
Kendi işyerinde, Karabağlar / İzmir
Ayhan SARI - Ud’un yapım sırası sanırım bütün çalgı yapımcılarında aynıdır…
Temel Şehit - Evet, aşağı yukarı aynıdır. Ud, tekne, göğüs ve sap olmak üzere üç ana bölümden oluşur. Bunlar kendi içlerinde daha birkaç parçaya ayrılırlar. Mesela burgu, tel, eşikler gibi. Önce tekne sonra sap, ardından kapak, bundan sonra sap ucu ve kaplamalar yapılır. En son zımpara, temizlik ve cila işlemleri tamamlanır. Sonra üst eşik, alt eşik, burgular ve teller takılarak hazır duruma gelir
Ayhan SARI - Göğüs hangi maddelerden yapılır?
Temel Şehit - En iyisi ladin ağacıdır. Bu, Doğu Karadeniz – Artvin, Bokça taraflarında bulunur. Yani serin iklimlerde. Göğüs ağacının kesiminde elyafların yani çizgilerin, sesin düzgün titreşebilmesi için paralel bir doğrultuda olması gerekir.
A.S. - Ses deliklerinin iki küçük bir büyük (belli bir biçim ve yerde) açılmasının nedenleri var mı?
T.Ş. - Aslında bu delikler rastgele açılıyor denebilir. Sese faydası var tabii ama en fazla süs olarak kullanılır. Tek büyük yuvarlak da olabilir. Ama bizde iki küçük bir büyük bulunur.
A.S. - Türkiye’de tek delikli olanları kullanılıyor mu?
T.Ş. - Kullanılır. Bunlar eskiden “Şam ud’u”, “Arap ud’u” olarak da geçerdi. Şimdi Şam’da da aynı bizim gibi yapıyorlar. Ben oraları gezdim. O eskidenmiş Ermeniler zamanında tek ve büyük kafes. Biz şimdi isteğe göre tek büyük kafesli, iki küçük bir büyük, bazen kafesler oval da olabiliyor.
A.S.- Kafesleri hangi maddeden yapıyorsunuz?
T.Ş. - Esas ud kafesi boynuzdan yapılır. Fakat bugün biz bunu plastik, ağaç gibi çeşitli maddelerden yapabiliyoruz. Boynuz en iyisidir. Sağlamdır. Kırılmaz, eskimez.
A.S. - Tekne kısmında hangi maddeler kullanılıyor?
T.Ş. - En fazla ceviz. Bunun yanında maun, fakat maun Türkiye’de bulunmaz. Bunun yerine ardıç ve ceviz kullanırız. Ardıç en fazla Adana’ya yakın Bozant ormanlarında ve Burdur’un Bucak kazasında –en iyisi- bulunur. Ağaç orman depolarında bulunmaz. Kaçakçılar keserler sen de bunlardan gayet temizini alabilirsin. Orman deposunda çok az bulunmakla birlikte gelişigüzel kesildiği için işimize yaramaz. Ayrıca kaçakçılardan aldığımız için de fatura alamıyoruz.
A.S. - Tekne kaç kuşaktan oluşur?
T.Ş. - Şimdi bizde üç çeşit ud var. Türkiye standartlarında iki çeşit. Biri zenne ud, diğeri normal. Fakat bizdeki üç çeşit, yani bu iki çeşide bir da Arap tipi ud ekliyoruz. Arap ud’ları büyüktür. Zenne ud’u kadınlar ve çocuklar için yapılır ve küçüktür. 13-21 arası kuşak sayısında değişir.
A.S. - Kuşak (yaprak) sayısında, kuşak kalınlıklarının rolü var mı?
T.Ş. - Evet. Yaprak genişse 13, gittikçe daralırsa 15-17-19-21-23-25-27 ye karda biz yapıyoruz.
A.S. - Yaprakların dar veya geniş olması sesi etkiler mi?
T.Ş. - Hiçbir etkisi olmaz. Bu sadece işçilik kıymetini artırır. Büyüklerde işçilik daha azdır. Adam “ben kıymetli bir ud istiyorum” diyor. Vereceği paraya bağlı olarak 27 yaprağa kadar çıkabiliyoruz. Bize şimdiye kadar böyle bir müşteri gelmedi. Gelirse ud’un alasını yaparız. Tabii ki 40-50 bin liralık ud’la 200 binlik ud arasında her yönden büyük fark olur. Genelde 19 yapraklı ud’lar yapıyoruz. Ud yaprakları sürekli tek sayı olarak artar.
A.S. - Flato hangi maddelerden yapılır?
T.Ş. - Ceviz kaplamayı siyaha kaynatırız. Aynen siyah renkde abanoz gibi olur. Kavak ağacından beyaz kaplamalar vardır. İki kavak flatonun arasına bir bir siyah koyduk mu üçlü Flato olur. Eğer ağaç sadece beyazdan işleniyorsa iki siyahın arasına bir bir beyaz, ağaç siyah zemin üzerine yapılıyorsa arasına beyaz Flato konur. Görünüm olarak daha iyi durur. Yani Flato işlenecek mala bağlıdır. Bir de Türkiye’de ilk kez zik-zaklı flatoları ben yaptım. Birkaç kişi daha yapar ama ağacı korna kestikleri için iyi olmaz. Ben suyuna yani paralel olarak keserim.
A.S. - Kuşakları birbirine eklerken araya bir şey koyar mısınız?
T.Ş. - Tutkallı kağıt koyarız sağlamlık açısından. Amaçları önler. Bazı kişiler bez koyar.
A.S. - Dışına cila mı, vernik mi atıyorsunuz?
T.Ş. - Eskiden elle cila yapardık. Şimdi gerek işçilik, gerek maliyet açısından vernik kullanıyoruz. Bunu da kompresörle atarız. Tabii ki cila en iyisidir. Dolguyu daha net gerçekleştirir ve daha dayanıklıdır. İşin aslı ciladır. Ud’u ancak bir günde cilalıyabilirsin. Vernikle ise günde 40-50 ud verniklenebilir.
A.S. - Göğsü cila veya vernik atıyor musunuz?
T.Ş. - Biz vernik atıyoruz. Aslında atılmaması gerekir. Şeyle atılmaması lazım. Derler ki “vernik sesi keser”. Vernikli ud’u Araplar istiyorlar. Bu nedenle biz de denedik. Seste değişim olmadı. Bu konuda Cafer Usta (açın) ile Ankara’da bir konuşmamız oldu. Ben “atılabilir” derken Cafer Usta “atılmaz” diyordu. Ben Almanya’da çalgı yapım fabrikasında çalıştım. Orada gitarlara polyester (cam gibi dayanıklı ve sert cila maddesi) atıyorlardı. Biz bugün ud, kanun vb. polyester atsak bir kat daha değer kazınır.
A.S. - Ud’un göğsüne koyduğunuz mızraplık (mızrap vuruşlarında göğsün çizilmemesi için…) hangi maddeden yapılıyor?
T.Ş. - Bunu plastikten ve ağaçtan koyanlar var. Ama aslı ağaçtır. Yalnız ağacı düz, ince ve simetrik olarak kesip koymak çok işçilik ister. Üstelik bu ince ağaç olduğundan kopabilir ve kalkabilirde. Ama biz işçiliği daha kolay olduğu için plastik koyarız. Bunu Araplar ağaçtan yani ceviz kaplamadan yaparlar. Maun daha iyidir ama Türkiye de hemen hiç yoktur. Bu Kongo’dan Afrika’dan gelir. Onun için maliyeti yüksektir.
A.S. - Sap hangi maddeden olur?
T.Ş. - Çam cinsi ladin veya beyaz çam, adi çam da olabilir. Bunun için doludur. Dış arka yüzeye teknedeki renkleri ve işlemleri burada da uygularız. Yani sapın arkası kaynatılmış siyah ceviz ve flatolar yardımıyla süslenir.
A.S. - Tuşe’den sözeder misiniz?
T.Ş. - Sapda tuşe aslında abanoz olması gerekir. Ama bulunmak zor olduğundan biz bu işi Türkiye standartlarına uydururuz. Ama ülkemizde bulunsa ne kadar pahalı da olsa biz bunu alırız. Biz buraya abanoz yerine siyaha kaynattığımız cevizi koyuyoruz. Bir de Türkiye’de ilk kez “dilli udu”ları biz imal ettik.Dilli udu : Tuşenin büyük ses deliğine kadar uzaması.
A.S. - Sapla gövdenin birleştiği yerde atma gibi durumlar ortaya çıkıyor. Bunun için bir önlem alıyor musunuz?
T.Ş. - Bazı yapımcılar sapın gövdeyle birleşim yerini düz olarak keser. Bunları vida yardımıyla birbirine bağlar. Zamanla bu eskir ve 10-15 sene içinde deforme olarak atma meydana gelir. Şimdi yeni bir usul bulduk. Bu bölümü “kurt ağzı” dediğimiz birbirine geçme şeklinde yaparız. Biz biraz da fabrikasyon çalıştığımızdan bazı aletler geliştirdik. Bunu da alet yardımıyla gerçekleştiriyoruz. Bu durumda bu kısmın atmasına imkan yoktur.
A.S. - Burguluk hangi maddeden yapılır?
T.Ş. - Ceviz’den. Özel bir ud ısmarlanırsa kelebek’ten de yaparız. Bir nev’i Akçaağaç. Kelebek Türkiye’de bulunur. Avrupa’da Çekoslovakya’da, Romanya taraftarlarında yetişenleri extra kelebektir. Türkiye’de Adapazarı dolayları ve Karadeniz’de yetişir.
A.S. - Burguluğun sapla birleştiği yerde bir atma oluşabilir mi?
T.Ş. - Bu da aynen diğer geçme gibi “kurt ağzı” geçmeyle ve tutkalla birbirine tutturulur.Burgular esas olarak abanozdan olur. Bulunamadığından erik kullanırız. Kuruduğu zaman abanoz kadar sert bir ağaçtır.Burguluk ceviz. Zaten sert bir ağaç. Burgu da abanoz olması gerek. Şimşir de olur ama ülkemizde ender bulunur. Biz burguları kendi geliştirdiğimiz bir makinede otomatik olarak yaparız. Yani işlenmemiş ağacı verirsin, sana burgu olarak çıkarır.Burgu yuvası “rayma” (bir çeşit matkap ucu)yla burguya göre açılır ve alıştırılarak burgu yerleştirilir.Burgunun ince çapı 6 mm, diğer çapı ise 9 mm ye doğru kalınlaşır. Uzunluğu 6-7 cm dir.Burguluk 11 deliklidir. Araplar 12 delikli isterler. Uzunluğu 21 cm dir. Bunun ucu değişik işlemelerle (kartal burnu, gül vb.) süslenebilir. Burguluğa flatolar da işlenebilir. Şimdi yaptığımız ud’lar sıralamalıdır. Yani Arabistan’a ihraç ediyoruz.
A.S. - Bu yönden Araplarla olan ilişkilerinizden sözeder misiniz?
T.Ş. - Araplar “ucuz olsun da nasıl olursa olsun” diyorlar. Tanesini 30 dolara veriyoruz. Dolar sürekli değiştiğinden bizimle standart bir mukavele yapmıyorlar. Bankalardan kredi almamız epey zor bir olay. Çok gayrimenkul ve teminat istiyorlar. Ben Ticaret odasına, İhracatçılar Birliğine, Ticaret Bakarlığına, Odalar Birliği üyeliğine, Çalışma Bakanlığına, kayıtlıyım. Yani bankalar kredi işinde zorluk çıkarıyorlar.
A.S. - Eşikten eşiği ud uzunluğu kaçtır?
T.Ş. - 58-59 cm dir. A.S. - Kuşaklar yani yaprakların uzunluğu nedir?
T.Ş. - Zenne kalıplarınki 68 cm, Normal Türkiye ud’larında ki 71 cm, Arap udlarındaki ise 74 cm dir. Göğüsle tekne arasındaki derinlik normal 18 cm, zenne 16 cm, Arap ud’ları 20 cm dir.
A.S. - Eşik göğsün dörtte birine sabit olarak konuyor. Bu, tekne başına konamaz mı?
T.Ş. - Genellikle ilk söylediğiniz gibidir. Ama diğer söylediğiniz gibi bir şey de denenebilir.
A.S. - Eski yapım ud’ların özellikleri nelerdir?
T.Ş. - Bugün 110 sene evvel yapılmış Manol Usta’nın udlarını hiçbir özelliği yok. İsim ve etiketten başka bir şey değildir. Hafiftir. Doğal olarak 110 senelik ud hafiftir tabii ki. Bizimkiler ondan 100 gr ağırdır. Bir de bunların 50 sene durduğunu kabul et.
A.S. - Eşiklerden sözeder misiniz?
T.Ş. - Eşik genellikle sert ağaçlardan yapılır. Örneğin en fazla ceviz. Ama gürgen de kullanılabilir. Başeşik aslında beyaz boynuz olması gerek. Biz bunu şimşir veya akgürgenden yapıyoruz. Daha önce de belirttiğimiz gibi elde olmayan nedenlerden ötürü işin sahtekarlık taraflarına kaçıyoruz. Kemiği bulmak, kaynatmak, pis yağını atmak kurutmak, kesmek çok zaman alır. Aslında fildişi daha iyidir. Ama nerede bulacaksın. Bir nev’i diyebilirsiniz ki bu işi Türkiye’de kendi imkanlarımızla yapıyoruz. Dünyanın her yanından malzeme getirtebilsek veya getirseler her şeyden daha iyi ve kaliteli olur. Çünkü malzeme kıymetli olursa işçiliğe daha bir önem vermek zorundasın.
A.S. - Teller hakkında bilgi verir misiniz?
T.Ş. - Floş ipeğin üzerine sarma tel kullanılır. Avrupa’lılar yapar. Bu suni ipek olabilir. Bunun üstüne emaye teller, bakır-sarı-gümüş sarma olarak sarılır. Altta iki sıra tel dupont marka Amerikan misinasından takılır. Çapları 0,70; 0,80 olarak kullanırız. Araplar (la) telini sırma kullanmaz. Onun yerine 0,90 misina tel tercih ederler.
A.S. - Kişilere yapım farklılıkları var mıdır?
T.Ş. - Tabii. Bugün bilinçli bir ustayla, bilinçsiz bir ustanın yapımları farklıdır. Görünen ud’dur ama böyle her ud’a “iyidir” denemez doğal olarak. İçindeki ızgaraları zayıf koyuyorlar. Kimisi bilmeden pinpon koyuyor ve ses kesiliyor.
A.S. - Göğüs altına kaç ızgara konur?
T.Ş. - Yedi ızgara konur. Bunların yerleştirilmesi önemlidir. Sese etkileri büyüktür. Bunlar genellikle dikeydir. Aralıkları farklıdır.
A.S. - Arabistan ud’larının farkları nelerdir?
T.Ş. - Bunlar büyük olurlar. Ortalama bizimkilerden 2-2,5 cm büyüktürler. Tel sayısı 12 dir. Onların tellerinin hepsi çifttir. Tını olarak hemen hemen aynıdır. Onlar (belki de sıcak iklim olduklarından) ortalama 3-4 ses pest akord kullanırlar. Bu nedenle çalgı ses vermez. Onlar telleri İtalya, Fransa veya İspanya’dan getirirler. İran’da kullanılır. Bizimkilerin hemen aynısıdırlar. Mısır’da, Cezayir’de, İsrail’de kullanılır. Ben Yunanistan’daki ud’ları da gördüm. Bizden bir farkları yoktu. Yugoslavya’dakilerde delikler tektir. Lavta’ya yakındır ama perdesizdirler. Bulgaristan’da da kullanılır. Ama daha çok oradaki Türklerce.
Ayhan Sarı - Çalgı yapımcıları olarak bir dernek vb. kurma çalışmalarınız veya düşünceleriniz var mı?
Temel Şehit - Bundan bir süre önce böyle bir iş için topladık. Kooperatif kurulması düşünülüyordu. Ama yapımcılar “herkesin yaptığı malın kalitesi aynı değil” vb. nedenlerle uyuşamadık. Aslında kurulsa çok iyi olur. Bir de Türkiye’de standartlaşma yok. Herkesin yaptığı mal gerek kalite, gerek ölçü olarak birbirinden farklı. Ben ud, darbuka, kanun ihraç ettim (Arabistan’a). Bu işler bürokrasi açısından biçim için zor oluyor. Her şeyiyle sen uğraşıyorsun. Halbuki biz malımızı kooperatif vb. aracılığıyla pazarlasak bu gibi olumsuz etkenler ortadan kalkabilir.
Çok teşekkür ederim Sayın Temel Şehit.




Hoşgeldiniz