2007 Mevlana Yılı’nın Ardından… Göktan Ay


Toplam Okunma: 2696 | En Son Okunma: 23.03.2024 - 07:58
Kategori: Fikir Yazıları

“UNESCO tarafından tüm dünyaya ilan edilen “Uluslararası Mevlânâ Yılı”nın artık sonuna geldik. Mevlânâ’yı sevenler; “Yahu neler yapıldı yıl boyu? Doğrusu biz, hiç de bir şey anlamadık. Yapılan dişe dokunur bir etkinlik, kalıcı bir faaliyet göremedik!” diye hayıflanadursunlar…Kimi kültürel kurum ve kuruluşlar, Batı modelli etkinliklerle görevlerini (!) yapmış olmanın huzuruyla şimdilerde yılbaşı kutlamaları hazırlıklarına hız veriyorlar… “Normal yıllardan farklı ve özel olarak ‘Mevlânâ Yılı’na münhasır ne gördük?… Ben göremiyorum. Ya siz?” demiştim. Mevlana Yılı’nın ortasında(2)…

Yazı Başı:

2007 Mevlana Yılı’nın Ardından… Göktan AY

“SEMÂ, kulun hakikâte yönelip, akılla - aşkla yücelip, nefsini terk ederek, Hakk’ta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kâmil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüsüdür. Bütün varlığa, bütün yaratılanlara yeni bir ruhla, sevgi için, hizmet için dönüşüdür… Semâzen hırkasını çıkarmakla, manen, ebedî âleme, hakîkate doğar, orada yol alır.. Başındaki sikkesi (nefsinin mezar taşı), üstündeki tennuresi (nefsinin kefenidir). Kollarını çapraz bağlıyarak, görünüşte BİR rakamını temsil eden, böylece Allah’ın birliğini tasdik eden Semâzen, Semâ ederken, kolları açık, sağ eli dua edercesine göklere, Hak gözüyle baktığı sol eli yere dönüktür. Hakk’tan aldığı ihsanı, halka saçmasıdır.”(*)

İstanbul Büyükşehir Belediyesi; sahne sanatları, konser, sergi, sema gösterileri, sempozyum ve konferanslarla Mevlana yılı nedeniyle bir seri program hazırladı. Rûmi Senfonik Gösteri, Mercan Dede, Ahmet Özhan konserleri , Uluslar arası Neyzenler Buluşması, yaz boyunca açık hava sema gösterileri yapıldı.

“Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin 800. doğum yılı dolayısıyla 2007 yılı, BM ve UNESCO tarafından “MevlânâYılı” ilan edilmişti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı da hazırladığı proje ile bu önemli yılı; geniş katılımlı, etkili ve anlamlı bir şekilde kutladı.19 Haziran 2007 Salı günü, “Mevlâna Yılı” açılış resepsiyonu ile başlayan; konser organizasyonları, söyleşiler, senfonik gösteriler, konferanslar, sergiler, açık hava mevlevî gösterileri, uluslararası neyzenler buluşması, ses-ışık gösterileri, Mevlevîhane gezileri gibi dolu dolu 6 ay boyunca devam eden “2007 Mevlâna Yılı Etkinlikleri”; 15 Aralık 2007, saat: 20:00’de, Abdi İpekçi Spor Salonu’nda gerçekleştirilecek olan “Şeb-i Arus” programı ile sona eriyor. “2007 Yılı Mevlânâ Etkinlikleri”nin finali olan “Şeb-i Arus” programının içeriğinde; sema ayini, Tasavvuf musikisi, naat-ı şerîfler, kaside ve gazeller yer alıyor. 30 semazen ile gerçekleştirilecek olan programda sema ayininin yanında, solistler dahil 50 kişilik grup tasavvuf musikisi icra edecekler. Programın sunuculuğu Bedirhan Gökçe tarafından gerçekleştirecektir.” (1)

“UNESCO tarafından tüm dünyaya ilan edilen “Uluslararası Mevlânâ Yılı”nın artık iyiden iyiye sonuna geldik. Mevlânâ’yı sevenler; “Yahu neler yapıldı yıl boyu? Doğrusu biz hiç de bir şey anlamadık. Yapılan dişe dokunur bir etkinlik, kalıcı bir faaliyet göremedik!” diye hayıflanadursunlar…Kimi kültürel kurum ve kuruluşlar, batı modelli etkinliklerle görevlerini (!) yapmış olmanın huzuruyla şimdilerde yılbaşı kutlamaları hazırlıklarına hız veriyorlar…O güne kadar yapılanları, o güne kadar yapılmayanların olduğuna da dikkat çekerek daha kalıcı bir şeyler yapmak durumunda olduğumuzu hatırlatmak için Temmuz 2007 ortalarında bu sütunda “Mevlânâ yılı bitiyor da” başlığı altında; “… dürüst olalım… Söz konusu yılın yarısını da geçtik… Peki… Normal yıllardan farklı ve özel olarak ‘Mevlânâ Yılı’na münhasır ne gördük ‘Mevlânâ’ adını, fikriyatını, dünyasını, inanç anlayışını bize olduğu kadar dünyaya da anlatacak bir film değil, belgesel olsun çekebildik mi geride kalan 6 ay içinde? Ya da; ufukta var mı böyle bir hazırlık? Ben göremiyorum…Ya siz?” demiştim”(2).

Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçılar ve edebiyatçılarla dünyanın dört bir yanında, Mevlana’yı tanıtıcı konferanslar, tasavvuf müziği konserleri, sema gösterileri yapıldı. K. B. Tarihi Türk Müziği Topluluğu yurtiçi ve yurtdışında konserler verdi.

Bakanlığın Hz.Mevlana’nın 800. doğum yıldönümünde Konya’da düzenlediği ‘görkemli!’ kutlama ise eleştirilerden fazlaca nasibini aldı. Tiyatral ağırlıklı bir gösterinin stadta neden yapıldığı, 300 semazenin dönmesinin çok mu önemli olduğu, gösteri boyunca felsefi olarak ne kazanıldığı, ne kadar para harcandığı konuşuldu, ama üstü kapandı gitti. Mevlana gibi bir değerin lazerli, havai fişekli batılı bir doğum günü coşkusuna kurban edilmesine, konukların organizasyon bozukluğunun kurbanı olmasına, Mevlana’nın ticari bir meta gibi algılanmasına Konya Tüketiciler Birliği sert tepki gösterdi.

Mevlana’ya dair sempozyumlar da yapıldı elbette. Bakanlık İstanbul ve Konya’da “Uluslar arası Mevlana Celaleddin Rumi Sempozyumu”, Harran Üniversitesi de Şanlıurfa Mevlevihanesi Yaşatma ve Kültür Derneği işbirliğiyle ‘Uluslararası Mevlana ve Mevlevilik” Sempozyumu düzenledi. Istanbul’daki sempozyum The Marmara otelinde olmasına rağmen, oturumların birbirinden uzakta/katlarda olması, bazı oturumların 20-30 kişilik küçük odalara konduğu, izleyenlerin kapıda kaldığı, içerdekilerin sıcaktan bunaldığı, ikinci günde program bulunamadığı, fotokopilerle işin geçiştirildiği bir sempozyum olarak akıllarda kaldı.

Konya Büyükşehir Belediyesi Mevlana Yılı’na iddialı hazırlandı. Bu arada bir kültür müdürü de (ayakkabı sıkmasından) görevinden oldu. Konya Belediyesi’nin yapımı olan Mevlana konulu çizgi film dünya televizyonlarında yayınlanmaya başladı. Mevlana Hoşgörüsünde Uluslararası Gençlik Buluşması’ da Konya Belediyesi’nin Mevlana’yı dünya gençlerine anlatma çabası olarak görüldü.

”Cumartesi gece televizyonda “Dünyanın en iyi mankeni” şeklinde çevirebileceğimiz “Best Model Of The World” yarışması vardı. Bu tip yarışmalara çok fazla ilgim yoktur ama önceki gece denk geldiğimde gözlerim yuvalarından fırladığı için izlemeye devam ettim.

Zira yarışmanın defile bölümünde koreografiye “Sema” gösterisi de eklenmişti .Birbirinden güzel kızlar yine son derece güzel bir takım kıyafetleri sunarken arkada dört veya beş semazen sema yapıyordu.Gösteri, doğruya doğru, çok güzeldi. Semanın olağanüstü estetiğine kızların ve kıyafetlerin güzelliği eklenmiş, iyi bir müzik ve ışıkla desteklenmiş nefis bir gösteriydi. Evet ama benim ısrarla anlamadığım bir şey var: Sema bir çeşit “dini ayin” değil midir?Yani dinî maksatla yapılan, kendilerinin ifadesiyle “Allah’a yakınlaşmak” için icra edilen bir şey değil midir? Tamam İslam’ın beş şartından biri değil. Farz değil sünnet değil, Mevlevilerin bir yorumu evet ama yine de bir çeşit “ibadet” değil midir?” (3)

Yapılan güzel etkinlikler içinde, yeni yayınlanan bir eser nedeniyle Sn.Hızlan’ın düşüncelerine katılıyor, Sn.Halman’a teşekkür ve saygılarımı sunuyorum. “BENCE Mevláná Yılı, şaheser bir albümle kapanıyor.Adı; 99 Şiir - 99 Resim. Mevláná Celáleddin Rûmi(*). Kitabı Talát S.Halman hazırlamış, resimlerini de Ergin İnan yapmış. Önsöz’de Halman, büyük düşünürün evrensel önemini vurguluyor:”Mevláná hem dünyanın en büyük aşk şairlerinden biri hem de evrensel hümanizmanın ileri bir temsilcisi olarak saygı ve sevgi görüyor.Birleşmiş Milletler için slogan olabilecek düşüncesi şudur:Silahlarla cahillik bir araya gelince dünyayı zulümle ezen zorbalar ortaya çıkar.”Kitapta; Divan’dan, Mesnevi’den seçmeler yer alıyor.Halman, kısa, özlü, yoğun yazısında, Mevláná’nın ulusal ve uluslararası düşünce dünyasındaki yerini anlatıyor…….” (4)

O kadar çok şikayet geldi ki, Bakanlık sonunda buna bir çözüm bulmaya karar verdi! Biz seçimle uğraşırken, atı alan üsküdarı geçti…Yıl bittikten sonra, artık anlamı kaldı mı? Unesco yetkilileri dahi bu şikayetlerden bıkmışsa, daha sonra, hangi istekle ve gerekçe ile karşılarına çıkılacak….Eskilerin bir deyimi varmış ya “testi kırılmadan gereği yapılmalı”…Birçok kişi söyledi, “tedbir alınsın, başı boş kalmasın” diye. Ama beklide yanlış adam oldular, ama, maalesef ülke kültürü kaybetti….

Kısaca, bilgili-bilgisiz, okumuş-okumamış, uzun-kısa, kurnaz-saf binlerce insan 1)severek-anlayarak-duyarak, 2)para kazanmak için, 3) öğrenmek için bu etkinliklere katıldı. İşi bilen, aklı başında her kes; Mevlana Yılı’nın hakkıyla kutlanılmadığı görüşünde birleştiler. Çünkü; Mevlana’yı bir felsefe, bir anlayış, bir dünya görüşü olarak değil, semazenlere indirgediler. Kimse, bu yıl nedeni ile “Mesnevi”yi merak etmedi, alıp okumak istemedi….

Eserlerinden yapılmış bir tiyatro eseri, müzikal, yazılmadı, sahnelenmedi… bir film çekilemedi…Ama dünya kadar para elden ele yer değiştirdi…

Aman “İstanbul 2010” da böyle olmasın. Yazık olur. Çünkü İstanbul yaşıyor ve yaşayacak da…
____________________________________

* Konya Valiliği Mevlana sitesi.
(1) İ.B.B. Web Sitesi
(2) Şen, Abdurrahman; sanatalemi.net, 10.12.2007
(3) Baran, Tuğçe; Ha tango ha Sema gösteri.. midir?,Vatan,10.12.2007
(4) Hızlan, Doğan; Mevláná Yılı’nın en görkemli eseri, Hürriyet, 11.12.2007




Hoşgeldiniz