Müziğin Desteklenmesinde Politikacı ve İşadamlarımızın İsteklendirilmesi… Dr. Ayhan SARI


Toplam Okunma: 2093 | En Son Okunma: 29.03.2024 - 02:26
Kategori: Fikir Yazıları, Kültürel Öneriler, Yazarlarımız: A.Sarı

  “Özel sektör müzik grup-topluluklarının kurulması her yıl yüzlerce mezun verir duruma gelen müzik okullarımızı bitiren gençlerimizin işsizlik derdine çare olacaktır. Söz konusu kuruluşların profesyonel, yani maaşlı müzisyen-sanatçılardan oluşan bir müzik topluluğu kurmalarının yasal bir zorunluluk haline gelip gelmemesi, teşvik edilip edilmemesi ve bu uygulamanın hangi yönetmelikle yürütüleceği tartışmalarının başlamasında yegane işlev ve sorumluluk önce bizlere, sonra politikacılarımıza düşmektedir.”

 Yazı Başı…

Müzik kişisel duygulardan ortaya çıkmaktadır. Zamanla topluma malolan müziğin başlangıçta kişisel olduğu düşünüldüğünde, o kişinin iyi yetiştirilmiş olması, gelecekte üretilecek müziğin kalitesini de olumlu yönde etkileyecektir. Bireyin müzikal gelişmesinde müzik dernekleri veya gerek resmi, gerekse özel kurum müzik koro-toplulukları büyük önem taşımaktadır.
Geleneksel Türk müziğinin (GTM) 20.yüzyıl ortalarında başlayıp süregelen popüler yönü, bugün içinde bulunulan durumun değerlendirilmesi açısından önemli bir etkendir.
Yaygınlaşmış müzik anlayışımızda “2 kere 2’nin 5 edebildiği” gerçeği, ancak aynı anlayışa sahip müzikçilerimizin aynı çatı altında toplanması ve kategorilerin net olarak belirlenmesi durumunda yerini doğru bir sonuca bırakacaktır.
Hiçbir kaliteli ürün, hiçbir zaman üretenin elinde kalmamıştır.
Sözün burasında GTM sistemimizi, orkestral oturtumumuz(Alm.Besetsung), gerek bilimsel, gerekse evrensel bakışımız açısından netleştirememiş olmamız, bu istediklerimizin önünde dağ gibi durmakta, (müziğimizi seven, aktif sanatsal müziğimiz anlamında işlevsel olarak ne yapacağını bilemiyen, üstelik bu desteklerinin nasıl saygı görüp, kendi holdingine maddi olarak ne şekilde dönebileceğinin fizibiletisini yapamama gibi problemler yaşayan işadamlarımız açısından) soru işaretlerine neden olmaktadır.

Türk müziği deyimine herkesin farklı bir anlam yüklüyor olması, belirsizlikleri de beraberinde getirmektedir.
Klasik eserler mi, 20. yüzyıl klasikleri mi, fanteziler mi, çilingir sofrası parçaları mı veya çok seslilik içeren oturtumu netleşmiş orkestral eserler mi vb…?
Müzikal çeşitliliğimizde sadeleşme ana koşul gibi görünmektedir.

Konumuza dönersek; görünen odur ki bugün politikacı seçmenine onların müziğiyle seslenmekte, işadamı işçilerinin verimini arttırmak için fabrika atölyelerine arabesk yayını yapmakta, penceresi uluslararasına açık olanlar uluslararası müzik küçük grupları kurmakta, muhafazakar yönü ağır basanlar Geleneksel Türk Müziği Gruplarını desteklemekte, İslami anlayışı benimseyenler de bu yönde sanat çalışmalarına katkıda bulunmaktadırlar.
Yani özel sektörde maddi gücü, kapasitesi yeterli olan şirket veya holdingler bir sanatı destekleme gereğinin bilincindedirler. Ama Türkiye özel sektör geneli düşünüldüğünde katılım düzeyi maalesef katkılardan öteye gidememektedir.

Günümüzde hemen herşeyin politikacı ve işadamlarımızın etkisinde yürüdüğü inkar edilemez bir gerçektir. Sanat maddi desteksiz olmamaktadır. Ve pahalı bir sosyal etkinliktir. Müziğin sanat dalları arasında en toplumsal türü olduğu düşünüldüğünde profesyonel özel müzik topluluklarının önemi ortaya çıkmaktadır.

Özel sektör müzik grup-topluluklarının kurulması, her yıl yüzlerce mezun verir duruma gelen müzik okullarımızı bitiren gençlerimizin işsizlik derdine çare olacaktır.
 

Toplumla direkt temasta olan, piyasanın nabzını tutan politikacı ve işadamlarımızın müziğe aktif katılım açısından yönlendirilmeleri ve özellikle Devletimiz tarafından yasal bir düzenlemeyle teşvik edilmeleri toplumsal birliktelikte de zamanla kendini gösterecektir.
Burada yapılması gereken; sanatın, (konumuz açısından) özellikle “Türk müzik sanatının gerekliliği” kıvılcımını çıkabilecek ivmenin hayata geçirilmesidir.
Özel sektör tarafından himaye edilerek kurulmuş ciddi müzik toplulukları hem müzikal rekabeti arttıracak, hem de özel müzik çalışma alanı olarak Unkapanı, restoranlar, özel davetler vs. tek seçenek olmaktan çıkacaktır.

Özel sektör kuruluşlarının profesyonel, yani maaşlı müzisyen-sanatçılardan oluşan bir müzik topluluğu kurmalarının yasal bir zorunluluk haline gelip gelmemesi, teşvik edilip edilmemesi ve bu uygulamanın hangi yönetmelikle yürütüleceği tartışmalarının başlamasında yegane işlev ve sorumluluk önce bizlere, sonra politikacılarımıza düşmektedir.

Dr. Ayhan SARI




Hoşgeldiniz