THY Kabin Müziğinden Ertuğrul Özkök’ün Türk Müziğine… Dr. Ayhan Sarı


Toplam Okunma: 9673 | En Son Okunma: 17.04.2024 - 01:35
Kategori: Basından, Yazarlarımız: A.Sarı

23 Eylül 2007 Tarihli Hürriyet Gazetesinde, Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün uçağın inişi sırasında dinlediği müziği “öldürücü ağır Türk müziği” olarak nitelemesinin GTSM camiasında infial yarattığı gözlenmektedir.
Yazar, müzik camiası dahil halk dilinde kullanılan iki kelimeyi (Türk müziği) geniş anlamlı olarak –gerek bilinçli, gerek bilinçsiz, belki de hesaplı!- ilgili çevrelerin tepkilerini çekme pahasına, köşe yazısında yayınladı. İşin ilginci “Türk müziği” deyiminden sadece GTSM uğraşanları alındı. Oysa Türk müziği, Türkiye’de yaşayan ve yaşamış olan tüm müzikleri içine alan bir deyimdir.
Müziğimizde yıllardan beri yaşadığımız müzik terim ve deyim problemlerimizin açığa çıkmasında bundan daha güzel bir örnek olamazdı. (Aşağıda konu ile ilgili tüm kaynaksal detayları bulacaksınız)

Özkök hangi Türk müziğini kastetmişti?
Kayahan’ın, Sezen Aksu’nun vs. yaptığı müziği mi? Adnan Saygun’un müziğini mi? Aşık Veysel’in müziğini mi? Dede Efendi’nin müziğini mi? Avni Anıl’ın müziğini mi, Hüsnü Şenlendirici’nin müziğini mi? Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
 

Ama bir şey mümkün değil.
O da Ertuğrul Özkök gibi bir yazarın anlatmak istediğini anlatamaması…

Sayın Özkök’ün bu yazısının sonunda kullandığı “o öldürücü ağır Türk müziği” deyimininden neyi kastettiğini açıklaması gerekiyor.

Aksi takdirde Türkiye’de bir takım sığ bakış açısına sahip kelime dağarcığı ve anlayış-anlatım gücü yoksunu kişilerin yaptığı gibi, kullandığı kelimeleri seçemiyen bir yazar durumuna düşmekten kendini kurtaramıyacaktır.

Şimdi konu ile ilgili kaynaklara bir göz atalım:

Tartışmalara konu yazı (kısaltılmış) :
“Havuz problemi (Ertuğrul Özkök) 23 Eylül 2007

SİZE, Cem Yılmaz parodilerinde rastlamayacağınız bir havuz problemi sormak istiyorum.

Çok büyük bir havayolu şirketinin Avrupa’dan ABD’ye uçan A-330 uçağındasınız.

Yemek servisi açılıyor.

Servis, business class’ın en arka sırasından başlıyor.

. . .

Geriden başlayan servis bizim sıraya geldiğinde, ne bana ne de yanımdaki kadına somon ızgara kalmıştı.

Çözüm ne?

a) Business’te arka sıralarda oturacaksınız.

b) Somon ızgara yemeyeceksiniz.

c) Türk Hava Yolları ile uçacaksınız.

Ama “c” şıkkını, yani THY’yi seçiyorsanız dikkat, orada da çok ciddi bir sorun var.

Kalkışta ve inişte insanlara zorla dinletilen o öldürücü ağır Türk müziği.

İnsan sırf o işkenceye katlanmamak için somon ızgara yemekten bile vazgeçebilir.”

Doğan Hızlan’dan Cevap:

“Bu da benim mahalle baskım”  Doğan Hızlan
(25 Eylül 2007-Hürriyet)

ERTUĞRUL ÖZKÖK’ün “Havuz Problemi” başlıklı Pazar Yazısı’nı (Pazar, 23 Eylül 2007) okumuşsunuzdur.

Türk Hava Yolları’nın hizmetini ve ikramını övdükten sonra -ki bunlara ben de katılıyorum- sözü çalınan müziğe getiriyor:

“Kalkışta ve inişte insanlara zorla dinletilen o öldürücü ağır Türk müziği.

İnsan sırf o işkenceye katlanmamak için somon ızgara yemekten bile vazgeçebilir.”

Gazetede bizim odalarımız aynı kattadır. Yani aynı mahalledeyiz. Eskiden evlerimiz de aynı mahalledeydi. Burada bir mahalle baskısından söz edilebilir mi?

Pazar günü başta Hasan Saltık olmak üzere birçok müzikçi dostum, okurum bana telefon ettiler, e-posta gönderdiler. Üzülmüşler.

Klasik bir açıklamayla başlamalıyım yazıma.

Bu sözler maksadını aşmış. Hiç anlayamadığım söz de budur, kimse kalkıp da senin maksadın neydi diye sormuyor?

ŞİMDİ yazıya ilk itirazım şu:

THY’de çalınan hangi Türk müziği? Benim sevdiğim, bildiğim, çaldığım, dinlediğim Türk müziği değil. Gerçi benim dinlediğim müziği Ertuğrul Özkök’ün seveceğini sanmıyorum.

Ben uçaktaki müzikte iki saza ağırlık verildiğini biliyorum. Ney ve klarnet. Ayrıca belli bir saz eseri, popüler bir şarkının sazlı icrası çalınmıyor.

Çalınan bir tür aranjman ki, gerçekten Türk müziğini arabesk düzeyine indiriyor.

Türk müziğindeki aranjmanlardan, onu özgün sesinden uzaklaştıran çalışmalardan hiç hoşlanmam. Ne yazık ki birçok müzikçi bunu yapıyor. Oysa bir saz eseri çalınsa, onu da ustalar icra etse, her türlü müziği seven Ertuğrul Özkök’ün bu kadar keskin eleştirisine hedef olacağını sanmıyorum.

Yanlış anlamayın, o, Türk müziğini çok sever, dinler gibi bir iddiayla onu savunmuyorum.

Ney konusunda bazı düşüncelerimi ileteceğim.

Ney benim çok sevdiğim, çok dinlediğim bir saz. Çok usta neyzenlerimiz var. Özellikle genç kuşak arasında da ilgi gören bir enstrüman.

Ancak bizim radyolarımız, televizyonlarımız, bu sazı dünyeviden uhreviye yapılacak yolculuğun refakat sazı gibi sundular.

İftar saatinde, sadece ney çalındı. Başka günlerde bu sazın sesi pek duyulmadı. Uçaklarda insanı biraz daha neşeli bir müzik karşılamalı, insanın içini açan, bu dünyaya bağlayan. O anlayışı savunuyorum.
İYİSİ çalınmayacaksa Türk müziğinde ısrarcı olmak anlamsız bence de.”

Dr. Osman Simav’ın (Türk Musikisi Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili) konuya hassas yaklaşımı sonucu THY’ye durumu sormasıyla aldığı cevap, durumu biraz olsun objektifleştiriyor:

“…Bu sabah (25 Eylül 2007) THY Genel Mudurlugunu arayarak bilgi istedim. yaklasık bir saat sonra çok guzel konuşan Elif Ergezen Hanım aradı. THY’nin dinlettigi muzikler konusunda cok guzel tepkiler aldiklarını ve özellikle Türkler’in kendi müzigimiz dinletildigi için üvgü dolu mesajlar gönderdiklerini telefonda söyledi. Cevap ve dinletilen müziklerin listesi soyle:

“Osman bey,
Öncelikle ilginize teşekkür ederiz. Telefon görüşmemizde bahsettiğim üzere, uçak içinde yayınladığımız boarding music (uçakta kabinde yayın yaptığımız kanal) üç aylık periyodlarda değiştirilmektedir. Haziran-Temmuz- Ağustos döneminde yayınlanan eserler:

Artist Theme
1 Mikis &Yannis Theodorakis “The Violet - Coloured Mountains”
2 İncesaz “Bilge”
3 Anadolu Büyüsü “Karahisar Kalesi”
4 Grapsas “Strange Rain”
5 Furtuna “Mavi Dünya”
6 Omar Faruk Tekbilek “Sweet Trouble”
7 Furtuna “Keyif”
8 Omar Faruk Tekbilek “Kolay mı?”
9 Yanni “First Touch”
10 İncesaz “Güney”
11 Andrea Guerra “La Fınıstra Di Fronte”
12 Cafe Anatolia “Çamlık”
13 İncesaz “Son Vapur”
14 Cafe Anatolia “Bahar”
15 Pınar Köksal “Esinti”
16 Göksel Baktagir “İpek Yolu”
17 Friedemann “Sunshower”
18 Göksel Baktagir “Yağmurla Gelen”
19 Göksel Baktagir “Unutmak Mümkün mü?”

Eylül-Ekim-Kasım döneminde yayınlanan eserler:

Artist Theme
1 Ayhan Günyıl “Gökyüzü”
2 Ethno Dance A Crossover Project-Harem III Jhariye’s Dream
3 Best of Ethnic Music Serap 1
4 Ayhan Günyıl “Gitti Gideli”
5 Tuluyhan Uğurlu “Aşk” (Enstrumental)
6 Loreena McKennitt “Kecharitomene”
7 Yansımalar “Senden Kalan”
8 Furtuna “Keyif”
9 Göksel Baktagir “Sıla”
10 İncesaz “İstanbula Dair”
11 Ayhan Günyıl “Yalnızlığım”

Eylül ayındaki değişim Eylül ayının ikinci haftasının sonunda tamamlanmıştır. Bu nedenle bahse konu yazıdaki şikayetin Haziran-Ağustos dönemine ait eserlere yönelik olduğunu düşünmekteyiz.
Göstermiş olduğunuz ilgi ve inceliğiniz için teşekkür ederiz. Her iki aya ait cd tarafınıza iletilecektir.
İyi günler dilerim. ELİF ERGEZEN EERGEZEN@THY. COM.TR”

Ertuğrul Özkök’ün kullandığı Basit (belki de değil !??) biz müzik uğraşanları arasında bile gerek konuşma , gerekse yazma dilimize oturtamadığımız “Türk müziği deyimi” kargaşasının birbirine güvensiz kendi içinde gruplaşmış toplumlarda nelere yol açabileceğinin açık bir örneğini bizlere yaşattığı için belki de Özkök’e teşekkür etmemiz gerekiyor.

Musiki Dergisi (M.D.)Yazı sonu….

(ve eklenenler M.D.)

Kültürrazzi (Hürriyet Pazar eki,30 Eylül 2007)

…Çünkü bunun gibi herkesin kendine göre farklı anlam çıkardığı o kadar çok deyim var ki müziğimizde ve dilimizde.

İşte THY’nin insanı ızgara somondan vazgeçiren listesi(yukarda verilmişti…M.D)

Türk Hava Yolları uçaklarında kapı kapandıktan sonra uçak piste çıkana kadar ve alana indikten sonra körüğe yanaşana kadar çaldığı müzikler son zamanlarda iyiden iyiye şikayet konusu olmuştu.

En son geçtiğimiz pazar Ertuğrul Özkök, Havuz Problemi başlıklı yazısında konuyu dile getirdi. Bir hafta arayla iki kez Amerika’ya uçan Özkök yolculuklarından birinde THY’yi diğerinde ise dünyanın en güçlü ülkelerinden birinin havayolu şirketini tercih etmiş.

Her iki havayolu şirketinin yolculuk sırasında sunduğu mönüyü karşılaştırıyor ve somon ızgarada birinciliği THY’ye veriyordu.

Ama yazısını bitirirken insanı o güzelim somon ızgaradan bile vazgeçirecek tek nedenin kalkışta ve inişte insana zorla dinletilen “o öldürücü Türk müziği” olduğunu belirtiyordu.

İnsanın içini açan, daha tekerlekler yerden kesilmeden onu uçmaya hazırlayan, yolculuk bittiğinde ise mutlulukla uçaktan ayrılmasını sağlayan müziklerin çalınması yerine sanki tonlarca hüznü omuzlarına yükleyen, içinizi kasvetle kaplayan parçaların çalınması anlamsız tabii.

* * *

Ancak müzik öyle bir konu ki, ortak zevk noktalarını bulmak da çok zor.

Merak edip küçük bir araştırma yaptım bu çalınan müziklere kimin nasıl karar verdiğine dair.

Sadece inişte ve kalkışta çalınan müziklere değil, yolculuk sırasında gösterilen filmlere kadar her şeye Türk Hava Yolları’nın İkram Başkanlığı’na bağlı Kabin ve Eğlence Müdürlüğü karar veriyormuş.

Bu tür şikayetlerin artması üzerine önümüzdeki günlerde uzman kişileri danışman olarak kullanmaya başlayacaklarmış.

Bu yaz boyunca ve sonbaharda kimin hangi albümünün çalındığını da öğrendim. Bu listeleri incelediğinizde genel eğilimi ve anlayışı göreceksiniz. Herkes eminim kendince bir sonuç çıkartacaktır.

Not: Türk Hava Yolları’nın internet sitesini hiç ziyaret ettiniz mi son zamanlarda? Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama açılış sayfası Salih Memecan’ın bir karikatürüyle oluyor. Acaba iktidara yakın olmanın bir sonucu mudur bu?

THY uçaklarında çalan müzikler(yukarda verilmişti M.D.)…
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/pazar/7390348.asp?gid=59&sz=71845

Daha sonra yayınlanmış diğer bir kaynak yazı(M.D):

(14.09.2207-Sabah Gazetesi, Mehmet Tez) :

http://www.sabah.com.tr/cm/haber,FC9EE1B8515944FD8B78E01D4C55E066.html

Ne zaman THY ile uçsam, içim içimi yiyip bitiriyor. Bunun nedeni ne servis kalitesi ne hostesler ne rötarlar ne de başka bir şey. Ama en az onlar kadar önemli olan bir şey: Kalkış ve iniş esnasında dinlediğimiz müzikler. Bunlara ‘official THY müzikleri’ de diyebiliriz. Çok özensiz ve rasgele olduğunu, özenle seçilmediğini düşünüyorum. Neden bu kadar önemli? Çünkü benim işim gücüm müzik. Çünkü THY, bayağı rötar yapıyor ve bu rötarlarda uçağın içinde kemerler takılı bekliyoruz. Dinlemekten başka çaremiz yok. 40 dakika beklediğimiz oluyor ve bu bir albüm süresidir. Yemek ve içecek servisi gibi pek çok başka konuda hassas olabiliyorsak, bunda neden olmayalım? Uçuş haline uygun olsun diye nasıl küçük tabak çanaklarda, hafif mönüler tercih ediliyorsa, müzik de uçuşa uygun olmalı. Ve ne yazık ki THY’nin neylitamburlu ruhani müzik tercihi, bende kemeri koparıp uçak daha pistteyken atlayıp canımı kurtarma isteği yaratıyor. “Bu tarz müzikler gibi yine yüzde 100 Türk ve daha farklı şeyler de olamaz mı?” diye sormak isterim yetkililere… Eminim bunun da bir ihalesi vardır. Ya da Eurovision misali, birine para verilip her şeyi onun yapması isteniyordur. Belki bu sistem değişmeli. Daha fazla insandan görüş alınmalı. Yolcu profilinin sadece turist olmadığı anlaşılmalı. ‘Türk’e Türk’ propagandası yapılmamalı. Replikas, Baba Zula’dan tutun da Mercan Dede’ye, Erkan Oğur’lara kadar pek çok yetenekli ve üsta DJ ve müzisyenimiz var. Geniş ve renkli bir müzik sahnemiz var. Bu isimlerden daha fazla yararlanılabilir. Belki çağdaş ve güncel Türkiye’yi yansıtan bir iki melodi de duyabiliriz uçuşlarda. Türkiye’nin lokum ve şiş kebaptan ibaret olmadığını da anlatmış oluruz böylece… Önce kendimize…




Hoşgeldiniz