Üç Telli & Dört Telli kemençe… Sercan Halili


Toplam Okunma: 10200 | En Son Okunma: 25.04.2024 - 09:57
Kategori: Araştırma Yazıları, Çalgılarımız

Üç telli-dört telli kemençe tartışmaları 1930’lara değin uzanır. Hüseyin Saadettin Arel’in yakın arkadaşı Dr. Zühtü Rıza Tinel ile birlikte bu işe 1926’da başladıkları ve tecrübeleri sonucunda Dr.Zühtü Rıza Tinel’in “Asri Kemençe” başlıklı Osmanlıca elyazması çalışmasını kaleme aldığı görülmektedir. 1984’den beri bir kopyası Dr. Ayhan Sarı’nın elinde bulunan1926 tarihli el yazması çalışma, yine kendisi tarafından günümüz diline çevrilmiş olup, basım aşamasındadır. A.Sarı’nın Cüneyd Orhon ile 18 Aralık 1984, İstanbul, İTÜ TMDK ve evinde yaptığı görüşmeyi daha sonra yayınlayacağız. Cüneyt Orhon’a dört telli kemençe öğrencisi vermemek için yapılan ve “üç tellici-dört tellici tartışmaları olarak tarihe geçen” mücadelelerin, yerini kişisel tercihlere bıraktığını görüyoruz. O zamandan bu zamana 25 yıl geçti ve Cüneyt Orhon hoca’nın fikir ve çalışmalarının meyve verdiğine Sercan Halili’nin yazısında tanık olmaktayız.
Sercan Halili’nin 2006’da kaleme aldığı yazısını aktarıyoruz… Musiki Dergisi.

“3 Telli Kemençe & 4 Telli Kemençe”         Sercan Halili

Yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde ilk Türklerin kullandığı Orta Asya kökenli bu yaylı saza “ıklığ” adı verildiği belirtilmiştir. Daha sonra Türklerin Müslümanlığı kabul etmesi ile ıklığ kelimesinin yerine Farsça Keman ve Keman-çe, Arapça Rebap kelimeleri kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra keman-çe kelimesi zaman içinde dilimizin ses uyumu kurallarına göre “Kemençe” ‘ye dönmüştür.

Değerli kemençe üstâdı Cüneyd Orhon‘un yaptığı büyük çaplı araştırmalara Cafer Açın‘ın da katılması ile 1974 yılında ilk 4 telli kemençeyi yapıp, 1976 yılında ise İ.T.Ü. T.M.D.K.’nda bu büyük iki ustanın emekleri karşılık görmeye başlandı.

Şimdi esas konumuz olan, senelerdir kemençevilerin aralarında uzlaşamadığı büyük bir sorun haline gelen 3 telli kemençe ve 4 telli kemençe konusunu ele alalım.
  3 telli kemençe bana göre klasik kültürümüzde hiçbir zaman yerini kaybetmemesi gereken en önemli sazlarımızın başında gelir. Bu saz re-sol-re (la-re-la piyanoya göre) seslerine akordlanır. Tel boylarının eşit olmaması ve klavyenin olmaması bu sazın icrasını zorlaştırır. Tel boylarının eşit olmaması veya baş eşik olmaması bu sazın sesinin gür çıkmasını ve bir telde icra yapılırken diğer tellerin titreşimlerinin daha yoğun olmasına sebeptir. Bunlar hep 3 telli kemençenin sesine kuvvet verir. Bana göre bu sazın eksiği ses sahasıdır ve ayrıca neva telinde kullanılar pozisyonlardan güzel ses çıkarmak çok güçtür bağırsak tel kullanıldıkça. Geçmişte bir çok usta bu sazı icra etmiştir; Ruşen Kam, Anastas, Kemal Niyazi Seyhun, Aleko Bacanos ve Paraşko bunların başlıcalarıdır. Kemençe dendiği zaman akla gelen ilk isim de şüphesiz ki Tanbûrî Cemil Bey’dir. Cemil Bey kemençe dünyasında kendine özgü ayrı bir dünya oluşturmuştur. Kemençeviler arasında konuşulurken “Cemil Bey tavırı” diye laflar sürekli söylenmektedir. Böylelikle anlıyoruz ki Cemil Bey kemençeviler için bir dönüm noktası veya ulaşılması güç bir başarı simgesi haline gelmiştir. Araştırmalar Cemil Bey’in bir aralar sazına bir burgu delik daha açıp neva telinin sağına bir tel ilavesi yaptığını belirtiyor ama bu teli hangi amaçla kullandığını ve telin hangi sese akordladığı konusu ile ilgili hiçbir bilgiye ulaşılmamaktadır. . .

4 telli kemençeyi önce Hocam Cüneyd Orhon’un 24.05.1978 tarihinde yazdığı bir yazısı ile aktaracağım:

“32 yıldan beri kemençe çalmaktayım. Bunun 30 yılı 3 telli kemençe ile geçti. Bu zaman içinde sesini çok sevdiğim, hayran olduğum bu sazın ses sahasının darlığına, bir pozisyon yukarıda olan orta telin icrâ da getirdiği gereksiz zorluklara daima üzüldüm. Bu hâliyle kemençe belli repertuarla sınırlanmıştı.
Daha ileride, bulabildiğim dokümanlarla da belgeleyerek 4 telli kemençe için bir asrı bulan araştırmaları ve 3 telli kemençe ile 4 telli kemençenin özellikleri üzerinde ayrıca bir yazı yazmak istiyorum. Ancak bu konunun, birkaç yıl evvelsine kadar çeşitli sebeplerle başarılı bir sonuca ulaşamadığı da bir gerçek. .

Sanıyorum ki bu, hem kemençe hem de Türk Mûsıkîsi için fevkalâde önemli ve büyük bir olaydır. Gelecekte bunun önemi daha da iyi anlaşılacaktır.”

Ben hem 3 telli hem de 4 telli kemençe çalan biri olarak şöyle söylemek istiyorum; kemençe yolculuğuna ilk Cüneyd Hocam ile birlikte, 4 telli kemençe eğitimi ile başladım. Bu eğitim sırasında arada bir meslektaşlarımın sazlarını rica edip bu şekilde 3 telli kemençe çalmaya çalışırdım. .

Elime ilk 3 telli sazı aldığım da sazın sesinin kuvveti beni çok şaşırtmıştı, bir başka sazı aldım sazda metal tel diye adlandırdığımız 4 telli kemençeye de takılan keman telleri vardı, bu sazdan çıkan ses de 4 telli kemençeden daha farklı değildi. Biraz daha tok geliyordu o kadar… Daha sonra bende İhsan Özgen’in kendi sazında kullandığı kalınlıklardaki bağırsak tellerden alıp 4 telli kemençeme taktım. Kemençe sanki yeniden doğmuş gibi oldu. Bence kemençelerin sesini güzelleştiren ilk unsur bağırsak tellerdir. Bende ayrıca İhsan Özgen yapımı 3 telli kemençe de var. İhsan Hocanın sazını ilk aldığım da zaten bağırsak teller takılı idi, daha sonra keman tellerini bu saz da denedim aynen düşündüğüm sonuç çıktı, ses olduğu gibi değişiyor. Birçok kemençevinin de bağırsak tellerden daha seri ve akıcı olduğu için tercih ettiği raket diye adlandırdığımız telleride her iki saz da denedim, kemençelerde sesi biraz güzelleştirdi fakat o bağırsak tellerin verdiği tadı vermedi. Bu denemelerimde anlıyorum ki bağırsak tel kemençe için vaz geçilmez bir organdır. . . Günümüz de bulunan 4 telli kemençe icracıları bağırsak tel takmayı düşünürlerse eğer, çok doğru bir karar verirler. İki sazı da çalan biri olarak gerçekten keman telleri ile kemençe sesi dinlemek zevk vermiyor.

4 telli kemençe de istediğimiz tonu yakalasak bile yine de akıla bir soru takılıyor;

- Peki dördüncü teli ne zaman kullanıyosunuz?

Bu soruya kişisel olarak şöye yanıt veriyorum. 4 telli kemençe icrası esnasında çok tiz perdelerdeki sesleri vermek 3 telli kadar zor olmasada neva telinde pozisyon alarak çalıyorum bütün parçaları. Fakat bazen ajilitesi o kadar çok yüksek eserler geliyor ki karşımıza, inanın günümüzdeki en büyük kemençeviler bile çalarken zorlanıyorlar ve istemeden takılabiliyorlar.
Bu hakikaten zor bir durum bence icra tarzı zor olan değilde kolay olan yolu tercih edip o kolayın da daha zorunu başarmamız gerek. . . Çok nadir de olsa 4. tel bence kemençe de olması gereken kullanmaya değer güzel bir olay ama baş eşik olduğu sürece. . . O zaman dünyada kemençenin icra edemeyeceği hiçbir eser kalmıyor. Bu sırada 4. teli de doğru seçmek gerekir, her tel uymuyor, bu teli zaten muhayyer sesine akordluyoruz bu durumda ses iyice tizleştiği için çok çekilmez bir hal almakta. Bir çok tel araştırdım, her marka teli denedim, ne altını kaldı, nede gümüşü, hatta bu incelikte muhayyer sese akordlanabilecek tek bağırsak tel bile bulup denedim ama hiç biri olmadı. Diğer pest taraftaki tellere tonunu en yakın hissetiren bir tel buldum onuda şöyle tarif edeyim, yegah telinde nasıl sarma tel kullanıyoruz çeşit çeşit, bu teli de sarma kullanarak yani telin kalınlığı ve yapısını biraz arttırarak bu durumu da olabilecek en iyi şekilde hallettim. Ama gelecekte yapılan çalışmalar da öyle bir tel olur ki o zaman bundan daha iyi bir sonuç bularak bu işi halletmiş oluruz. Tam birebir olmasa da 4. tel için olabilecek en iyi sonuç budur şimdilik.

Genel olarak bütün büyük yapımcıların sazların da bas balkon gördüm. 3 telli kemençeye, yapımcının usta işçiliğinin yanı sıra, koyulan bu bas balkonun önemide büyük, çünkü bas balkon koyulmayan 3 telli sazları çaldığım zaman 4 telli kemençenin bas balkonsuz ve keman telleri ile olan icralarında duyduğum sesten farklı bir ses duymuyorum. O zaman 4 telli kemençeye de bas balkon koyarsak bu tartışmalar son bulacaktır. Bu kesin bir sonuç.

Öyleyse 4 telli kemençe yapımı sırasında bas balkon tekniği kesinlikle uygulanmalıdır, ama kemanda ki gibi değil 3 telli kemençelerde olan yapım tekniği ile olmalı. Daha sonra bağırsak tel zaten kullanılmalı. En son olarak 4. muhayyer telini doğru seçip doğru şekilde saza yerleştirmeliyiz (sazın baş eşiğine tam oturmalı hatta çok minik bir süğet ve onun üstüne pamuk koyarak eşiğe yerleştirirsek daha mantıklı olur çünkü ince bir tel olduğu için baş eşikte hareket etmemesi gerekir, kemanda ki sistem kemençede doğru değildir.). Yukarıda ki 3. fotoğrafta kendi kemençem de bas balkon hariç anlattığım herşeyi uyguladım ve istediğim sonuca ulaştım. Bağırsak telleri de koydum, 4. telide doğru seçip doğru yerleştirdim. Bas balkon konusu da zaten düşündüğüm gibi çıktı bu yapım tekniğini herhangi bir 4 telli kemençeye yerleştirdiğimiz anda hiçbir farkı kalmıyor. Ayrıca icra tekniği gerçekten daha rahat ama 3 telli kemençe de dediğim gibi Türk Müziğinde yerini hiçbir zaman kaybetmemeli. “

. . Bütün bunları söylemişken Hocam Cüneyd Orhon’a da müziğimize böyle bir sazı armağan ettiği için çok teşekkür ediyorum. . .

Umarım bundan sonra kemençeviler arasında 3 telli ve 4 telli tartışması son bulur, bunların ikisinin de ismi kemençe ama bunlar çok farklı sazlar.

25.06.2006




Hoşgeldiniz